Sonntag, 30. Juni 2013

Mahidevran Sultan kimdir?



Açıkcası bu soruyu bende kendime bir çok defa sordum, çünki kendi aile tarihim hakkında çok az bilgim vardı. Ailemin geçmişine alakasız kalmam herhalde birazda yurt dışında, yani Türkiye haricinde yaşamamızdan kaynaklanıyordu. Belkide babamın ve annemin yeni seçtikleri "vatanlarında" daha iyi uyum sağlamak için geçmişimle ilgilenmedim. Şimdi bunun çok yanlış olduğunu biliyorum. Aslında yabancı bir devlette yaşayan ve oradaki ortama uyum sağlamaya çalışan bütün insanların en büyük sorunu iki Kültür arasında kalmaktır. Zaten Avrupa'da çalışan Türk ailelerinin asıl problemleri asemile olma korkusudur. Bu yüzdende çocuklarının geleceğe dönük sorunlarının temelide bu korkudan kaynaklanıyor.

İki kültür arasında yaşamak gerçektende çok zor, bunu bizzat yaşadığım için açıkca yazabilirim. Amerika'da ki hayatım müddetince ailemin asemile olmaktan korktuklarını açıkcası çok görmedim, çünki İstanbul'da da hemen hemen aynı hayatı sürmüşlerdi. Yabancı bir devlette az çok uyumlu bir hayat sürebilmek için "bilgili" olmak şarttır. Ufkunu genişleten insanlar dünya'nın her yerinde kendilerine özel bir vatan bulabilirler. Yabancı kalmaya direnenler ise elbette yabancı kalacaklardır. Ama tabiiki asıl memleketlerine olan bağları asla kopamaz, kimsede kopartamaz.

Ailemin geçmişine dair ne biliyordum? Sadece aslen Çerkeslerin Kabartay boyundan geldiklerini, Kabartayların İdar-Temruk adındaki hükümdarlarının atamız olduğunu, Sultan Süleyman'ın ve Çar İvan'ın eşlerinin bizim aileye mensup olduklarını...bu bilgilerin haricinde fazla birşey bilmiyordum.

Aile içinde Kafkasya'ya ve Osmanlı Sarayına ait çok hikayeler anlatılırdı. Çocukken bu hikayeleri kardeşlerimle büyük bir merakla dinlerdim. Ama büyüdükce benim için başka konular ön plana çıktı ve aile tarihime artık fazla önem veremedim. Kız kardeşim Perizat'ın değişik gazetelere röportaj vermesiyle bende tekrar geçmişimle yeniden ilgilenmeye başladım. Maalesef aile büyüklerinden pek kimse kalmadığından, dedemin evrakları sayesinde yeni bilgiler edinmeye çalıştım. Bu bilgiler doğrultusunda öğrendiklerimi, Mahidevran Sultan'ın hayatını ve kimliğini merak eden herkesle paylaşmak istiyorum. Bu yüzdende buraya yazıyorum. Umarım tarihcilerin ve ilgili kişilere yardım etmiş olurum. Ama en önemlisi: Mahidevran Sultan'ın asıl kimliğini açıklamak ve geçmişte yapılan hataları düzeltmede yardımcı olmaktır amacım.

Kimdir Mahidevran Sultan? Kimin kızıdır? Nereden gelmiştir? Osmanlı Sarayına nasıl girmiştir? Sultan Süleyman'la nasıl evlenmiştir? Şehzade Mustafa'dan başka çocuğu olmuşmudur? bütün bu sorulara yanıt vermeye çalışacağım:

Mahidevran Sultan, aslında Baharay veya çerkesce telafuzuna göre Baharey, 1499, dedemin bir notuna göre 1498 senesinde Kuzey Kafkasya'da dünyaya gelmiştir. Babası Prens İdar-Temruk'dur, osmanlıca şekli ise Haydar-Temruk. Annesinin adını maalesef bulamadım, ama söylenenlere göre Giray Hanlarıyla akrabaymış, belkide bir Giray prensesi olabilir. Kardeşleri ise yaş sırasına göre: Şahıdevran, Mırzakan, Akila, Temruk ve Belkıs. Mırazakan Bey'in ismi daha sonra Mustafa olarak değiştirilmiş ve Akila Hatun'da Akile Hatun olmuştur. Ayrıca Akile Hatun'a sarayda Ruhşah ve Belkıs Hatun'a da Hüsnümah isimleri verilmiştir. Yanlız Şahıdevran Hatun'un esas adını bulamadım, yani bu Saray ismidir.

Mahidevran'ın kız kardeşleriyle beraber Sultan Selim'in Giray Prensesi olan eşi Hafsa Hatun'un yanına gönderildikleri biliniyor. İdar Temruk'un ne maksatla kızlarını Kırım Sarayına gönderdiği meçhul. Şehzade Süleyman'ın Kırım'da Kefe Sancakbeyi olduğu sırada Mahidevran'la tanıştığı ve bu buluşma üzerine Manisa Sarayına gittiğini bazı akrabalardan dinledim, ama ne derece doğrudur bilemiyorum. Yaş itibariyle 14 yaşında, hatta 13 de olabilir, Şehzade Süleyman'la evlenmiştir. Mahidevran'ın Şehzadeyle evlenmesinden önce ablası Şahıdevran Hatun Karagöz Ahmet Paşayla evlendirilmiştir. Fakat evliliği uzun sürmemiş, çünkü Karagöz Ahmet Paşa 1511 senesindeki Şah Kulu isyanı sırasında savaşta ölmüştür. Şahıdevran Hatun eşi için Kütahya'da Medrese ve Camii yaptırmıştır. Bu konuda önemli bir noktaya dikkat çekmek istiyorum: Karagöz Ahmet Paşa, Sultan Selim'in en has adamlarından olup Selim'in güçlenmesini ve nihayet padişah olmasını sağlayanlardandır. Şahıdevran Hatun'un bu paşayla ne maksatla evlendirildiği böylece anlaşılıyor. Şahıdevran Hatun'un politik amaçla evlendirdiği aile içinde anlatılıyor. Tarihi olaylara bakılırsa bu bilginin doğru olduğu görülür.

Mahidevran ise ablasından sonra evlenmiştir. İlk çocuğu Şehzade Mustafa'dır. Daha sonra bir Şehzade ve bir Sultan dünyaya getirmiştir. Kızının adı Raziye'dir. Raziye Sultan annesinin ağabeyi ile beraber Saraydan gönderilmesinden sonra babasının süt kardeşi ve büyük bir alim olan Yahya Efendi'nin müridesi olmuştur. Zaten Yahya Efendi de Raziye Sultan yüzünden Mahidevran'ın tarafını tutmuş ve bu yüzdende Sultan Süleyman'ın emriyle sürgüne gönderilmiştir. Raziye Sultan daha sonra annesiyle beraber yaşamaya başlamış ve üzüntüsünden genç yaşında ölmüştür.

Mahidevran Sultan'ın iki şehzadesinden ün kazanan birtek Mustafa'dır. Diğer oğlu Şehzade Ahmet, dedemin bir notunda ise Mehmet Orhan diye yazıyor, Şehzade Mustafa'dan sonra ölmüş veya öldürülmüştür. Netice itibariyle Mahidevran Sultan bütün çocuklarının ölümüne şahit olmuştur. Hatta üç erkek torunu'nun katledilmesini de ne yazıkki görmüştür.Sadece iki kız torunu ve dört gelini kalmıştır. Ayrıca kızkardeşlerinden Akile ve Belkıs Hatunlarda Mahidevran'la beraber yaşamışlardır.

Şehzade Mustafa'nın katledilmesinden sonra korkusuz olan Belkıs Hatun'un Sultan Süleyman'a "inşaallah diğer çocuklarının kanında boğulursun" sözü aile içinde ünlüdür. Fakat bu sözünü Padişah'ın yüzüne söylememiş, Sultan Süleyman'a gönderdiği bir mektubunda yazmış. Tabii derhal tutuklanarak Bursa'da ömrünün sonuna kadar bir eve kapatılmış. Bu sırada Mahidevran, ablaları Şahıdevran ve Akile, torunları ve gelinleriyle beraber Bursa'ya sürgün edilmişler.

Mahidevran Sultan'ın ve kızkardeşlerinin mezarları Bursa'dadır. Mahidevran Sultan bilindiği gibi oğlu için yaptırdığı Şehzade Mustafa türbesinde yatıyor. Kızkardeşlerinden Akile ve Belkıs Hatunlar "Saraylılar Türbesinde" medfundurlar. Şahıdevran Hatun'da Bursa'da medfun olduğu söyleniyor ama Kütahyada olabilir. Bu bilgiyi henüz elde edemedim.

Prens İdar'ın iki oğlu: Mırzakan ve Temruk, daha sonra çok önemli makamlara yükselmişler. Mırzakan, yani Mustafa Paşa, Sultan Süleyman'ın vezirlerinden olmuş. Temruk ise Kafkasya'da büyük bir savaşcı olarak kızı Maria'yı Çar İvan'la evlendirmiştir. Maria'nın esas adı Goşeney olup rus çarıyla evlenmesinden sonra Meryem Anaya hürmeten Maria ismi verilmiş. Ayrıca mecburen Orthodox Hrsitiyanlığını kabul etmiştir. Çar İvan'ın Osmanlı Devletine ve Kafkasya'ya siyasi amaçla yaklaşmak için Temruk'un kızını almıştır. Ama maalesef Çariçe Maria genç yaşında 1569 senesinde ölmüştür, hatta öldürülmüş olduğu söyleniyor. Maria'nın oğlu Vasili-İvanoviç ise iki aylıkken 1663 senesinde bir havuzda boğulduğu anlatılıyor, herhalde bu çocukta öldürülmüştür.
Ayrıca Prens Temruk'un soyu Rusya'da Bekoviç-Çerkasski olarak biliniyor.

Mırzakan veya Mustafa Paşa ise saraydan çıkartıldığı ve sürgünde öldüğü aile içinde anlatılıyor. Mustafa Paşa'nın ölüm tarihini bulamadım, ama yeğeni Şehzade Mustafa'nın idamından sonra ölmüş olabilir, hatta katledildiği yönünde söylentilerde var.
Mustafa Paşa'nın iki eşi vardı. İlki bir çerkes prensesi, ikincisi ise Giray prensesi imiş. İleriki senelerde Mustafa Paşa'nın çocuklarından Servazat Hatun, Sarayda Baş Hazinedar olmuş.
Babamın ailesi işte bu Mustafa Paşa'nın neslindendir.

Saygılarımla,

Melike de Chimay-Temrukoğlu